1 Mayıs 2010 Cumartesi

Muğla, Aydın, Sultanhisar arasında geçen çocukluk, bireylik arkaplanı ve yerel tarih konusunda söyleşi; Sayın Ahmet Fatih Ceylan


Yerel tarih ve ardılı yerel kültür konusu pekçok açıdan önemli. Bu topraklarda bir mozaik bunlar.

Dengeleri gözeterek konuya yaklaşım açısından da yerel tarih ilgi alanı oldu son yıllarda iyice.

Muğla'yı Köyceğiz ile tanımak. Aydın'ı Sultanhisar ile tanımak. Adana'yı, Kars'ı, İstanbul'u, Kapadokya'yı, Ürgüp, Avanos, Uçhisar, Göreme, Nevşehir ile tanımak... Köyceğiz'i Sultaniye ile tanımak...

Bunlar, yerel tarih çalışmaları, bugün pekçok belediyenin yaptığı yayınlarla da izlenebilir.

Bunların bir bölümü, silinmekte olan geçmiş evrelerle görkemini geride bırakmış görünür.

Genç kuşak bunları tanımıyor bile. Bir bölümünü ise orta kuşak tanıyor olsa da onu yaşamıyor.

Değerli İzleyici,

Yukarıdaki ‘silinmek’ sözcük olarak açılmaya değer.

Varolan bir nesnelliğin kullanılmayarak yıllara göre unutulmaya yüz tutması bir silinmedir.

Varolan nesnellik, bu da açılmaya değer bir tanımdır. Varolan nesnellik, iki ayrı belki de üç öbekte ele alınabilir.

Canlı dinamik yaşayan bir nesnellik ile varolduğu halde işlenmeyen ve bulunduğu yerde erozyona bırakılan nesnellik iki ayrı açıdan irdelenebilir.

Silinmek, her iki durumda farklı işlevlerle ortaya çıkar. Bu iki farklı işlev yüklenen silinme eyleminin etkisi altında kalır yerel kültürler de yerel tarih de.

Örnekleme ile bir anlatıyı, bir söyleşiyi keşif masasına alalım. Birey, kent başlığı altında ayrıntılara yansıyanları, söyleşi eşliğinde farkları görelim.

Sayın Ahmet Fatih Ceylan konuğumuz oldu. Genç, 1971 doğumlu, kültürlenme, insan ve çevre ve olaylarının işleyişi, bireyin arkaplanı konularında birikimli ve hoşgörüsü yüksek ve meraklı bir akademisyen. Sayın Ceylan’a çocukluğunu sordum.

Tekin Bey, çocukluğum Aydın’da geçti. Aydın’ın Sultanhisar ilçesinde. Sultanhisar bugün bile nüfusu değişmemiş, yaklaşık dört beş bin nüfusu olan küçük bir ilçe. Bu küçük ilçede ilkokulu bitirdim ve 92’ye kadar orada yaşadık. Üniversite ikinci sınıftayken, ailem o ilçeden ayrıldı.

İnsan ilişkilerinde detayların çok önemli olduğu, herkesin birbirini tanıdığı ve birbiriyle ilgilendiği bir ortamda yaşadım. Şimdi bunu, büyük şehirlerde yaşayan arkadaşlarımla olaya baktığımda çok daha iyi farkediyorum. Mesela bizim için, komşuya gelen misafir.. işte komşunun hastalığı, bir yakınımızın vefatı.. işte birinin bir sevinci üzüntüsü hep önemli oldu. Ben yatılı okulda okuyordum, ne zaman izne gelsem bir aile dostumuz benim sevdiğim birşeyi yapar getirirdi, anneme gözün aydına gelirlerdi. Ben giderken de güle güle demeye gelirlerdi.

Anlattığınız öyküde neler var? Aydın’ın Sultanhisar ilçesinde Ahmet Fatih Ceylan işte böyle bireylik olgusunu hazırlayan bir yerel tarihle karşımıza çıkıyor. Bireylik arkaplanı Aydın’ın Sultanhisar ilçesi ilk bakışta. Kültürlenme, motive olma, arka planı oluşturan yerel tarih konusunda açılıp saçılma, dallanıp budaklanma sezgisi ile konuya devam ediyoruz. ‘İnsan ilişkilerinde detayların çok önemli’ olduğunu söylediniz Fatih Bey. Onlar toplumsal dokuyu da besleyen ögeler. Hemen yakındaki bir başka ilçede başka bir ayrıntı dikkat çekebilir değil mi? Şimdi Ahmet Fatih Ceylan’ın arka planına bakınca, 1971 doğmlu, çok farklı kesimlerden gelen yaşam kulvarları var. Aydın’ın Sultanhisar ilçesi, bir de Elazığ var. Oraya gittiniz mi hiç? Kaç kez, kaç yıl aralıklarla gittiniz? Gidince nerede, merkezde mi, ilçelerde mi kaldınız? Kimler vardı orada? Önemli ayrıntılar değil mi?

Tekin Bey, Elazığ’a gittim. En son 1998’de yani 11 yıl önce. Daha öncesi de, dörder beşer yılda bir gidiyordum. Gittiğimizde içinde kalıyorduk ama ilçelerinde de akrabalarımız vardı. Babam, Tunceli’ye bağlı Pertek ilçesinde doğmuş, benim baba dedem (Pertek) oralı. Elazığ’a bağlı iken sonra Tunceli’ye bağlanmış. Tabii Pertek de enteresan bir yer, onun da bana bir zenginlik kattığını düşünüyorum. Sünni ve Alevi kesim arasında sınır Pertek. Yani Tunceli’yle Elazığ sınırında halkının çoğunluğu kendini Elazığ’a bağlı hisseden ama resmiyette Tunceli’ye bağlı olan, çoğunluğu Sünni ama içinde Alevi köyleri de bulunan bir yer. Kürt yok ama Alevi köyleri var, Aleviler biliniyor. Hani Alevi! Kim Alevi, hangi köyler Alevi, biliniyor.. böyle iki taraflı bir yer, hani bunun da zenginlik olduğunu anladım.

Bakın şimdi neler var arkaplanda, neler ortaya çıkıyor. Çocukluğu Aydın’ın Sultanhisar İlçesi’nde geçen Ahmet Fatih Ceylan, bir yanı ile Elazığ’da.. Tunceli mi baskın, bireylik tarihinde etkin bu aile yerel kültürlenmesi Elazığ mı? Pertek, dediniz. Bireylik tarihi açısından sosyal evrilme konusunda iz sürünce başka sorular da gelecek. Baba Elazığ’da doğdu büyüdü. Tamam! Çoğunluğu Sünni ama içinde Alevi köyleri de bulunan bir yer, dediniz. Pertek de bunlardan birisi mi?

Pertek de bunlardan birisi. Alevi köyleri var, ama Pertek’in içi, çoğunluk sünni. Evet. Fakat benim dedemin babası, yani babamın dedesi Harput’tan gitmiş Pertek’e. Harput’ta tahsildarlık yaparmış, emekli olmuş. Yüzyılın başında. Tehcirden önce, Harput’ta tahsildarlık yaparken.. emekli olmuş. Kendisi Harputlu. Benim babaannem yani babamın annesi Harput’un Mürüdü köyünden. Benim gene çok istifade ettiğim, çok yararlandığım çok hayran olduğum iki önemli insan.. birçok insan var ama beni en yakından etkileyen iki insandan biri babaannem, biri de anne dedem. Şimdi babaannem Harput Mürüdü köyünde doğmuş, Pertek’e gelin gitmiş. Şimdi babamın da aslı Harput olunca bizde bir Harput şeyi var.. Evet, babaannem çok disiplinli ve.. çok disiplinliydi, çok dindardı.. benim çocukluğumda hani babaannemin emeği çoktur, annem çalıştığı için bizi babaannem büyüttü.

Şimdi durun bakalım Fatih Bey! Görüldüğü gibi ayrıntılar iyice çoğaldı. Benim mozaik dediğim de bu. Neyin, hangi çizginin, hangi rengin nereden başladığını, hangi zig zaglarla nereye gittiğini ayrıntılarıyla nasıl göreceğiz? Harputlu babaanne, Aydın Sultanhisar’a geliyor torunlar için değil mi? Makarenco,* öğrenim kültürlenme algısının 0-4 yaş arası olduğunu söyler. Sonrası için bir tedavi tanımı koyar ve; ‘insan çocukluğunun çocuğudur,’ der. Sizin bu anlatı ile ben heyecanlandım! Bir ucu Harput olan bir kültürlenme, babaanne ile Sultanhisar’a geliyor, kaç yaşındasınız? Sizlere emek vermiş buna bir emek dokusu olarak da bakabiliriz değil mi? Belki de iki yaşında başlayan babaanne kültürlenmesi var. Nasıl bir insandı, Adı neydi?

Benim çocukluğumda hani babaannemin emeği çoktur, annem çalıştığı için bizi burada tabii, Aydın’da babaannem büyüttü. Geldi yanımıza. Geldi. Bizimle kaldı, hani evde bir büyükle bir babaanneyle yaşamayı bilen, onu yaşamış bir kişiyim. İşte ben kendimi bildim bileli, ilkokul sona kadar, ilkokul dörde kadar babaannem bizimleydi, belki üç yaşında başladı…

Babaannem, adı Aliye. Evet çok.. disiplinliydi, çok dindardı. Alevi değildi. Çok şeyi düşünen, akıcı düşünen, çok berrak bir insandı. Yani hiçbir gereksiz yük yüklemezdi insana. Çok mutlu ve huzurlu bir insandı. Evet! Anne dedem de öyleydi. Ama anne dedem dindar değildi fakat çok berrak bir zihni, çok sağlıklı bir bünyesi vardı.

Fatih Bey, babaanneyi tanıdık, Harput Mürüdü köyünde doğmuş, Pertek’e gelin gitmiş babaanneyi Aliye Hanım’ı tanıdık. Disiplinliydi, çok dindar fakat Alevi değildi. Şimdi etkileyen ikinci kişi, bu kez, ‘anne dedem’ dediniz. O da Pertek’ten mi?

Hayır! O Muğla’da. Çocukluğumdan bugüne kadar o ikisini hayranlıkla hep.. ikisi de çok uzun ömür yaşadı. Babaannem 100 yaşına yakın vefat etti. Dedem de 93 yaşında vefat etti. Yani kendisine kalsaydı, bir doktor hatası veya dışarıdan bir müdahale olmasaydı o da 100 yaşına kadar yaşardı. Hayata çok bağlı, çok şey düşünen ,hani sizinle, mesela, sizin gündeminizi paylaşabilecek kadar zihni açık, yani o evinden o ortamından çıkmamış bir insan olarak dünyası çok geniş gönlü çok geniş bir insandı. Yani ben hayran olurdum dedeme, benimle yurtları konuşurdu. 1905 doğumlu, yani benim yurt ortamını anlattığımda, gözünde canlandırıp bana hani yurtla ilgili bilgi verebilecek kadar şey bir insandı. İkisinin de ortak özelliği hiç kimseyi üzdüğünü kırdığını, ikisinin de hiçbir insana zarar verdiğini bilmiyorum, ikisi de çok üretken insanlardı.

Değerli İzleyici,

Ayrıntılarla dolu yerel tarih sonunda bu toprakların tarihidir. 'Farkı ayrıntılarda yaşayın,' türü tanıtım ve reklam panoları görürsünüz. Bakın!

Nerede olursa, kiminle konuşulursa konuşulsun işte Muğla yerel tarihi diyoruz, bir fark, bir ayrıntı özgünlüğü yılların ötesinden çıkıp geliyor.

Kimileyin kişiler değişse de aynı ayrıntı ortaya çıkıyor.

Kimileyin aynı kişide farklı bir ayrıntı bir arkaplan ögesiyle yerel tarih dokusunu oluşturuyor.

Yerel tarih, farklı ayrıntılarda yaşayan bir tarihtir de çoğu kez. Bir bütünün parçaları olan tümü bunların, sonunda bu toprağın tarihidir...

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Kasım, Muğla 2009

*Makarenco- Bronfenbrenner, (Amerikalı pedagog yazar) 'Two world of childhood', penguin education usa 1970- england 71-74
*Yansıma Dergisi, Çouk Eğitimi ve Edebiyatı özel sayısı, İstanbul 1975